Hz. İmam Hüseyin (a.s) ve 72 yakınının Kerbela Çölü'nde şehit edilişlerinin yıldönümünün 40'ıncı günü olan Erbain gününde Hz. İmam Hüseyin'nin (a.s) Kutsal Türbesi'ni ziyaret etmek isteyen Ehl-i Beyt aşıkları bu sene de büyük mevlaları ile yakından buluşmak için yaya olarak yola çıkıyor.
Erbain Yürüyüşü'nden maksat, Ehlibeyt dostlarının çeşitli yerlerinden İmam Hüseyin’in (a.s) Erbain münasebeti ile Kerbela’ya akın etmeleridir. İnsan selini andıran bu yürüyüşlere milyonlarca insan katılmaktadır. Erbain günü, Irak dışından başta İran olmak üzere Türkiye, Pakistan, Lübnan… gibi ülkelerden de çok sayıda Ehlibeyt doatları bu yürüyüşlere katılarak Erbain günü Kerbela’da hazır bulunmaktadır. Peki milyonların katıldığı Erbain Yürüyüşü'nde Filistin için neler yapılabilir?
Mehr Haber Ajansı "Erbain Yürüyüşü" hakkında Kanal 14 Haber Müdürü Hasan Akaras ile bir röportaj gerçekleştirdi. Aşağıdaki yazıda bu röportajı okuyabilirsiniz.
1- Erbain Yürüyüşü, Müslümanlar ve Ehl-i Beyt aşıkları arasında özgürlük, adalet ve ahlak gibi insani ilkeleri vurgulamak ve kalplerini dünyadaki her türlü zulüm örnekleriyle yüzleşmeye hazırlamak için büyük bir ritüeldir. Ancak bölgesel ve uluslararası bazı medya kuruluşları, ya dünya çapında milyonlarca Şii'nin inançlarına hakaret etmekle meşgul ya da bu olayla ilgili haberleri görmezden gelmektedir. Bunun sebebi nedir?
İslam tarihi ve hatta dünya tarihindeki en belirleyici olayların başında şüphesiz Kerbela olayı var. İslam peygamberi Hz. Muhammed’in vefatının üzerinden 50 yıl bile geçmeden, bizzat Hz. Muhammed’in iki ağır emanetten biri olarak ifade ettiği Ehlibeyt’e büyük zulümler reva görülmüştür. Bu büyük olayın şüphesiz birçok boyutu vardır. Üzerinden 1344 yıl geçmiş olmasına rağmen Kerbela’nın mesajlarının canlı kalmasında, tüm boyutları etkili olmuştur. Ama tarih boyunca en çok, Hz. Hüseyin’in bugün ümmetin de en fazla ders alması gereken, “zulme, haksızlığa karşı durma” mesajı öne çıkmıştır.
Müslümanlar, Kerbela’nın ve Erbain’in mesajlarını doğru bir şekilde idrak edebilirse, bugün İslam dünyasının karşı karşıya kaldığı birçok problem kendiliğinden çözülecektir. Kavmiyetçi, milliyetçi, mezhepçi okumalar ve yorumlar, Müslümanların fikir dünyasında yer bulamayacak, Siyonist ve Emperyalist güçlerin hareket alanı kapatılmış olacaktır. Müslümanlar Kerbela’da olduğu gibi, bugün de zulme karşı durmayı, kendilerine dini bir vazife, insani bir görev olarak göreceklerdir.
Batı medyası üzerinde hakim olan gücün Siyonizm olduğu,bilinen bir gerçektir. Bunu Gazze’de dünyanın gördüğü en büyük soykırım gerçekleşirken, Batı medyasının İsrail yanlısı yayın politikası net bir şekilde göstermiştir. Erbain’in ve Kerbela’nın mesajlarının yayılmasına ve kitlelere ulaşmasına, Erbain’in taşıdığı gerçek İslam mesajının kalplere yerleşmesine engel olmak istemeleri de bu açıdan doğal bir süreçtir.
Hz. Hüseyin’in kıyamının felsefesi zulme baş kaldırıdır. Bugün İmam Hüseyin’in yolunu takip edenlerin, zulme sessiz kalması, onaylaması ve hatta zalimlerle iş birliği yapması elbette bu felsefeyle taban tabana zıt bir tutum olacaktır. Erbain de, yani Hz. Hüseyin ve ashabının şehadetlerinin 40’ıncı günü, Ehlibeyt dostları için her yıl yeniden biatlaşma anlamı taşımaktadır. Bu biat tazeleme için de her yıl milyonlarca Müslüman, Irak’a akın etmektedir. Nasıl ki Kerbela olayının tek bir boyutu yoksa, bugün Erbain hadisesinin de tek bir boyutu yoktur. Bir ibadet olmakla beraber, dünya üzerindeki en büyük toplumsal harekettir de aynı zamanda. Son yıllarda giderek artmakla birlikte, geçen yıl 25 milyon insanın Erbain yürüyüşüne katıldığı, Kerbela’yı ziyaret ettiği açıklandı.
Katılım açısından bakıldığında dünyada benzer herhangi bir örneği bulunmayan bir olay Erbain yürüyüşü. Dünyanın hiçbir yerinde bu kadar insan, bu kadar kısa süre içerisinde, tek bir kente, üstelik elde edeceği hiçbir dünyevi çıkar olmadan gitmemiştir, gitmez. Sadece bu açıdan bakıldığında dahi medyanın büyük ilgi göstermesi gereken, üzerine programlar yapılması beklenebilecek bir olay olan Erbain’in böylesine bir karartmaya maruz kalması, esasen tarih boyunca Kerbela’nın mesajlarına uygulanmak istenen karartma ve sansür mekanizmasının devamıdır.
Batı medyası üzerinde hakim olan gücün Siyonizm olduğu,bilinen bir gerçektir. Bunu Gazze’de dünyanın gördüğü en büyük soykırım gerçekleşirken, Batı medyasının İsrail yanlısı yayın politikası net bir şekilde göstermiştir. Erbain’in ve Kerbela’nın mesajlarının yayılmasına ve kitlelere ulaşmasına, Erbain’in taşıdığı gerçek İslam mesajının kalplere yerleşmesine engel olmak istemeleri de bu açıdan doğal bir süreçtir.
Ancak yüzyıllar boyunca siyasi bir takım gelişmelerden etkilenen, kimi zaman yapılamayan, kimi zaman çok küçük katılımlarla gerçekleşen Erbain Yürüyüşü, tüm sansür mekanizmalarına rağmen canlı kalmayı başarmıştır. Tıpkı Hz. Hüseyin’in Kerbela kıyamının mesajları gibi, asırlar sonrasına ‘direniş ruhu’nu taşımıştır.
2- Erbain Yürüyüşü her sene daha görkemli bir şekilde düzenlenmektedir. Bu da bu olayın sosyal, kültürel ve insani açıdan değerlendirilmesi için fırsat yaratmaktadır. Örneğin Filistin meselesi bu etkinlikte ele alınması mümkündür. Hac günleri, Filistin'e destek vermek için de güzel bir fırsattı fakat böyle birşey göremedik. Peki sizce Gazze halkına bu dini etkinlikte destek olmak için neler yapılabilir? Ayrıca bu yılki Erbain sloganı "Kerbela Aksa Yolu"dur.
Erbain Yürüyüşü’nün Müslümanlar açısından taşıdığı önemlerden biri de canlı olmasıdır. Yürüyüşe katılan Müslümanlar, dünya gündeminde yer alan, Müslümanları ilgilendiren, siyasi, toplumsal ve sosyal olayları gündemlerine almaktadırlar. Örneğin geçen yıl Erbain Yürüyüşü, sözde özgür Batı dünyasında Kur’an-ı Kerim’e yönelik saldırılar gölgesinde gerçekleşti. Yürüyüş boyunca bu saldırılara verilen cevaplardan örnekler bulmanız mümkündü.
İmam Humeyni, bundan yıllar önce “Kudüs’ün yolu Kerbela’dan geçer” dediğinde aslında bakılırsa bu söz tam olarak anlaşılmadı. Merhum İmam Humeyni’nin bu sözle neye işaret ettiği bugün daha net bir şekilde önümüzde duruyor. Filistin davası, Filistin direnişi İslam aleminde yalnız kaldığında, onların yanında yer alanların Kerbela’nın çocukları olduklarını görüyoruz. Bizler bir gün Kudüs’e gitmek istiyorsak, yolumuzun bir şekilde Kerbela’dan geçmesi gerektiğini çok iyi anlıyoruz artık. Bunu birçok açıdan okumak elbette mümkün. Müslümanların her yıl Erbain’den dünyaya verdiği mesajlar bunun net bir göstergesi…
Dolayısıyla Erbain’de Müslümanların ibadetlerini yerine getirmekle birlikte, toplumsal ve siyasi görevleri olduğunu da unutmamaları gerekiyor. Bu yıl bu görev, Filistin ve Gazze… Tüm dünyanın gözü önünde, Batılıların desteğiyle, Müslümanların suskunluğuyla gerçekleşen soykırıma karşı Erbain’de güçlü mesajlar mutlaka verilecektir.
Hiç kimse Erbain’i sadece bir yürüyüş, sadece bir ibadet olarak görmemelidir. Bu bakış açısı, Erbain’i ve hatta Kerbela’yı anlamadığımızı gösterir.
Örneğin Hac mevsiminde kutsal topraklara giden Müslümanların Filistin davasına sahip çıkıp destek vermeleri, Filistin bayrağı taşımaları engellenirken Erbain’de bunun adeta milyonluk bir haykırışa dönüşeceği kesindir. Erbain için Irak’a gidecek olan insanların da, yanlarında mutlaka bir Filistin bayrağı taşımaları gerekmektedir. Her Müslüman, geldiği ülkenin bayrağının yanına Filistin bayrağı da ekleyerek, Erbain’in toplumsal ve siyasi yönünü ihya etmelidir.
Hiç kimse Erbain’i sadece bir yürüyüş, sadece bir ibadet olarak görmemelidir. Bu bakış açısı, Erbain’i ve hatta Kerbela’yı anlamadığımızı gösterir. Necef ile Kerbela arasındaki yürüyüş yolunda mutlaka Gazze’deki soykırımın ve acıların anlatıldığı fotoğraf sergileri yer almalı, bununla birlikte direnişin kahramanlığını ve bu süreçteki büyük zaferlerini anlatan görseller de yer almalıdır. Hamas, İslami Cihad, Hizbullah, Ensarullah gibi direniş gruplarının bayrakları da her yerde bulunmalıdır.
Dünyanın dört bir yanından tüm alt kimliklerini bir kenara bırakarak Irak’a giden milyonlarca insan tek bir üst kimlik etrafında bir araya gelip, İslam dünyasının en büyük meselesine duyarlı olmalı, bunu gündeminin birinci sırasına yerleştirmeli ve tüm dünya Müslümanlarına da örnek olmalıdır.
3- Bazı uzmanlara göre farklı millet ve etnik kökenlerin tek bayrak altında bir araya gelmesi, Müslümanlar arasındaki dayanışmanın ve Batı Asya'daki direniş ekseninin yumuşak gücünün simgesidir. Genel olarak Müslüman birliği açısından bakıldığında Erbain Yürüyüşü uluslararası alanda nasıl bir rol oynayabilir?
Onlarca ülkeden, milyonlarca insanı tek bir amaç ve hedef doğrultusunda bir araya getiren Erbain yürüyüşü, tek bir mezhebe ya da gruba ait olamayacak kadar evrensel bir yapıya sahiptir. Erbain günü Irak’tan yansıyan görüntülere baktığımızda bunu açık bir şekilde görebiliyoruz. Şii, Sünni, Türk, Fars, Arap, Müslüman, Hristiyan, Yahudi demeden milyonlarca insan Hüseyni mesajın ve amacın peşinde kilometrelerce yürüyor.
Tek bir kimlik var bu yürüyüşte, o da Hüseyni olmak. Diğer aidiyetlerin, kimliklerin, sizi tanımlayan tüm özelliklerin anlamını yitirdiği bir toplumsal kongredir Erbain yürüyüşü. Dolayısıyla milyonlarca insanı Hüseyni bayrağın altında toplayan bu yürüyüşün, bir direniş halini aldığını söylemek de yanlış değildir. Tarih boyunca engellenmeye çalışıldığını, bugün bile hala üzerinde büyük bir sansür mekanizmasının uygulandığını düşünürsek, neden Erbain yürüyüşünü direniş olarak tanımladığımız anlaşılacaktır.
Bu direniş de başta Batı Asya’da olmak üzere, tüm dünyada tek kutuplu dünya düzeninin yıkılmasında ve çok taraflı bir sistemin inşa edilmesinde büyük rol oynamaktadır. Direnişin Batı Asya’da emperyalist güçlerin çıkarları karşısına her noktada dikildiğini yıllardır görüyoruz ve bu mücadelede zafer kazanılmayan cephe olmadı. Yemen’de 2015’te Suudi rejimin bugün Gazze’de yaşananları aratmayan katliamları ve saldırıları, Suriye ve Irak’ta terör örgütü IŞİD eliyle oluşturulmak istenen kan gölü, Lübnan’da Hizbullah’ı pasifize etme çabaları, Abraham anlaşmaları yoluyla Filistin’in kesin olarak tarih sahnesinden silinmesi gibi planları akamete uğratan Erbain’den yansıyan işte bu direniş ruhudur.
Bundan sonra da bu değişmeyecek, kim ne derse desin, hangi tezviratlar yapılırsa yapılsın, Filistin’deki İslami Direniş hareketleri, Yemen’de Ensarullah, Lübnan’da Hizbullah, Irak ve Suriye’deki direniş hareketleri, İran İslam Cumhuriyeti’nin himayesi ile uluslararası alanda Müslümanların haklarını savunmaya, Kudüs uğruna, Mescid-i Aksa için savaşmaya ve zaferler kazanmaya devam edeceklerdir.
yorumunuz